top of page
Yazarın fotoğrafıCollective Kadıköy

Sanatçı Nermin Yokuş İpekçiler ile Röportaj

"Dünya hızla değişiyor. Yeni dünyayı kavramak, yeni alışkanlıklar öğrenmek, deneyim ve farklı bakış açıları kazanmak için sanata her zamankinden daha çok ihtiyaç var."

İlk olarak sizi daha yakından tanıyabilmek için bize kendinizden bahseder misiniz? Nasıl bir ailede büyüdünüz?


İstanbul’da doğdum. 3 çocuklu kalabalık bir ailede büyüdüm. Anne ve babam çocuklarının gelişimi için ellerinden geleni yaptılar. Kimi zaman neşe içinde güldük eğlendik, kimi zaman kavga ettik ağladık, ama her zaman birbirine destek olan bir aileydik. Babam hep çok meşguldü, bizimle daha çok annem ilgilenirdi. Çocukların evlerin bahçelerinde, avlularında oyun oynayabildiği dönemlerdi. O dönemin simgesi benim için gölgesinde masal kitapları okuduğum, dallarına tırmandığım bahçemizdeki dut ağacıydı. Oturduğumuz sokağın farklı karakterlerin yaşadığı renkli bir kimliği vardı. Bunun beni hep bir noktada etkilediğini düşünüyorum.

Sanata olan ilginiz ne zaman ve nasıl başladı?


Estetik ve güzele, renkleri kullanmaya ve bir şeyler yaratmaya ilgim kendimi bildim bileli vardı. Görüntünün kendisine duyduğum ilgiyle öncelikle çizimler yapmaya başladım. Ama çocukluğumda ileride kendimi sanatçı olarak hiç düşünmemiştim Sanat okumaya ise belirli bir bilince ulaşınca karar verdim ve ulaştığım bu bilinçle, kıvılcımını içimde taşıdığım tutku süreklilik kazandı. Yeditepe Üniversitesi’nde Güzel Sanatlar Eğitimi alarak, Plastik Sanatlar ve Resim Bölümü’nde Yüksek Lisans yaptım. Figüratif Batı Resmi’nde ‘Sessizliğin Estetiği ve Ontolojisi’ konulu tez çalışmamla yüksek onur derecesi ile mezun oldum. Ardından İstanbul’da ilk atölyemi kurdum ve büyük bir şevkle bu yolculuğa çıktım. Plastik Sanatlar eğitimi; içeriğinde başta resim olmak üzere, heykel, serigrafi, litografi, gravür, kolaj, enstalasyon, video gibi farklı disiplin ve tekniklerde üretim gerçekleştirebilmenize imkan veriyor. Şu an için ağırlıklı figüratif resim ve heykel alanlarında üretimlerime devam ediyorum.


Çalışmalarınız ile insanlara neler iletmek istiyorsunuz?


En yalın hâliyle sanat vizyonum hayata verdiğim duygusal tepkilerin tümünün somutlaşmış hâli, samimi bir yüzleşme, kendimi ifade etme şeklim. Bu nedenle, insanların bir arada olduğu alanları her zaman psikolojik laboratuvarlar olarak görürüm. Bilhassa uzun bir zamandır, bu ortamların dokusunu varoluşçu bir bakış açısıyla sentezliyorum. Çoğu zaman, avını bekleyen bir avcı olarak görüyorum kendimi. Zaman zaman kendimizden bile sakladığımız, ilkel benliğimizi hatırlatmaya ve tüm karanlığımız ile, bizi gerçeklerle yüzleştirme gayesine girerek, toplumun dinamiklerini oluşturan unsurların, hangi sürece doğru evrildiğini analiz ediyor ve üretimsel sanat eylemimi bu gerçeklik algısıyla perçinleştiriyorum.


İnsanı kendi çeşitliliği içinde, gizlenmiş gerçeklikleri ile ortaya çıkarmak gibi bir misyon yüklüyorum kendime. Ve psikolojik olarak, toplumdan tamamen soyutlanmış, içselleştirilmiş yaşanmışlıkların, fiziksel durumlarına yansımış hâllerini görsel bir boyuta taşıyorum. Bireyi çevreleyen bu dünyayı boşluk, yokluk, muğlaklık kavramları çerçevesinde irdeleyerek, bir çeşit tanımsızlık önerisi iletmeye çalışıyorum.


Çalışmalarınızda neleri anlatıyorsunuz ve nelerden ilham alıyorsunuz?


Oscar Wilde’ın çok beğendiğim ve benim figüratif tarzda sanat anlayışımı yansıttığını düşündüğüm bir sözü var; ‘Dünya’nın gerçek gizemi, görünmeyende değil, görünendedir’.. Çalışmalarımda çok kısaca, insanın daha derinine, özüne dair her şeyden ilham alıyorum diyebilirim. Hikayelerin peşinden gitmek, onları toplamak, anlatmak ve bir hikayeyi yaşatmak bana ilham veriyor. ​Gittikçe artan yabancılaşma hislerini ve zamanla var olmayacak şeyleri bulunduğum şehirlerin çeşitli yerlerinde yürüyüşlere çıkarak gözlemlediğim anları yorumluyorum. Zamanın değişen ruhu, çevrede olan biten her şey beni çok etkiliyor. Manzaralardan diğer insanlarla günlük karşılaşmalara her türlü öznel ve nesnel bir durum eserlerime konu olabilir.


Yapıtlarınızı diğer sanatçıların yapıtlarından ayıran özellikler nelerdir?


Biçim, çoğu zaman bir sanatçıyı aynı bakışa, tekniğe ve formüle hapsediyor. Ben aynı biçime bağlanmayı sevmiyorum, bu nedenle biçimler arasında hareket etmeyi tercih ediyorum. Biçimleri çoğaltmak, aynı anda farklı biçimlerle görebilmek, yapıta bakış anını da uzatıyormuş hissini veriyor. Yapıtlarıma hareket katan bu unsur, çalışmalarımın değişmeyen yanıdır diyebilirim.


Bir işin üretim süreci nasıl başlar? İşlerinizin üretim sürecini anlatır mısınız?


Üretim pratiğim tematik olarak bu çağa ve insanına tanıklık etmenin üzerine kurulu olduğu için dış dünyadan topladığım her şey atölyemde bir yüzeyde birleşmeye ve katmanlaşmaya başlar. Biz bu hayatı zihnimize nasıl kaydediyorsak, ben de çalışmalarımda benzer yöntemleri uygulamaya gayret ediyorum yüzeyde ve imgesel olarak içeride. Ele aldığım konuyu ifade etme biçimimde malzeme-kavram-içerik ilişkisinin örtüşmesini önemsediğim için üretim sürecim resim, heykel gibi disiplinler arası bir yapıyı kapsıyor. Biçimsel olarak ise katı, sabit bir teknik/malzeme repertuvarım yok. Aksine çok farklı teknik ve malzeme ile çalışmayı seviyorum. Bu çoğulcu yaklaşımı benimsememdeki en büyük motivasyon ise her malzeme veya tekniğin sunduğu olasılıkların farklılığı. Kavramı destekleyen malzemeye doğrudan yönelmenin yarattığı çeşitlilik üretim sürecimin temel motivasyonunu oluşturuyor. Teknik, hissetme, temsil etme ve dengeleme biçimlerinin tümü üretimimi yaptığım havuzun içerisinde bulunuyor.


Kendinizi hangi sanat akımına daha yakın hissediyorsunuz?


Sanat tarihinin hemen hemen her döneminden ve her akımından zevk alıyorum. Tek bir tarz ve akımı öne çıkartamam. Birbirine bağlı akımlar, biri olmadan bir sonrakinin var olması mümkün değil. Her yeni ve kalıcı söz söyleyen özgün harekete hayranım diyebilirim. Empresyonizmden Dada’ya…



Sizce sanat kim için ya da ne içindir?


Benim için sanat bir ifade alanı olarak sınırlandırılamayacak ve zamanı bükecek nitelikte. Sanat her zaman deva olmayabilir ama bizim empati ve duyarlılığımızı gözden geçirmeye iten bir güç bence. İnsanlar arasındaki farklılıkları, çatışmaları ve baskıları bir tarafa bıraktırıp ve onların birlikte yaşayabilme becerilerini denemelerini sağlıyor. Bu anlamda sanatın, renk, dil, din, ırk ayrımı yapmadan, tüm dünyanın paylaştığı evrensel bir araç, yani ortak bir görsel dilin oluşmasını sağladığını söyleyebilirim.


Ülkeleri yönetenlerin resim sanatını teşvik etmesi gerekiyor mu?


Tarih boyunca sanat, siyasi kurumlar ve yönetimsel yapı ile yakın etkileşim içinde oldu. Avrupa’da da sanat her dönemde, yöneticiler tarafından desteklenir. İktidarın bu görevini sağlıklı bir şekilde yerine getirebilmesi için etkin bir kültür politikası geliştirerek, bu politika içinde sanatın yeri, hedef ve fonksiyonlarının tespiti gerekli diye düşünüyorum. Sanata destek vermek konusunda hevesli birey ve kurumların da kaynaklarını, en iyi nasıl değerlendirebileceği konusunda biraz daha fazla kafa yorması ve bunu yaparken de sanatçıyla birlikte çalışması çok önemli. Açıkçası öbür türlü, “-mış gibi yapmaktan” öteye gidilemiyor.


Sizi etkileyen veya beğenerek izlediğiniz sanatçılar kimlerdir? Çağdaş sanatçılardan sevdiğini, takip ettiğiniz isimler var mı?


Rönesans dönemi ustalarının resimleri karşısında saatlerce oturabilirim, Rodin’in siyah mermer heykellerini uzun süre seyredebilirim, Monet’in nilüferleri resmettiği dev tuvallerin karşısında keyifle zaman geçiririm. Hayatıma dokunan, düşüncelerimi ifade ettiklerine inandığım birçok sanatçı var. Caravaggio, Vermeer, Brueghel, Jacques Louis David, Courbet, Renoir, Manet, Chirico, Gerhard Richter, Kathe Kollwitz, Giacometti, Lucian Freud gibi isimler yer alıyor.


Hollandalı ressamlardan Rembrandt ve İspanyol ressamlardan Goya, El Greco, Velazquez, Zurbaran’ın figür ve insana bakışlarından çok etkilenirim. İspanyol resminde hayatın trajik yönünün kavranması ve çok daha dramatik resimler yapılması beni etkileyen yanı olmuştur.


Çağdaş sanatçılar devamlı değişiyor. Çok hızlı bir zaman yaşıyoruz. İlgiyle takip ettiklerim; Bill Viola, Anish Kapoor, Nam June Paik, Kiki Smith.



Yaptığınız eserlere gelen eleştirilere tepkileriniz neler oluyor?


Çalışmalarım yoruma açık ve kişiden kişiye değişen yorumlara engel olmam mümkün değil.

İzleyicilerin yapıtlarımla hikayesini anlatmadan da bağ kurup, bir iletişime geçiyor olması benim için çok değerli. Çok güzel, keyifli bir diyalog başlıyor. Açıkçası her yaptığınız eseri herkes anlayacak ya da bağ kuracak diye bir şey yok. Ama ben farkında zihinlere hitap etmek isterim, o farkındalıkta biriyle karşılaşırsam, bu benim için daha büyük bir zevk oluyor.


Sanatçı olarak kendinizi geliştirmek için ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?


Üretim pratiklerimi farklı malzemelerle genişletiyorum. Öte yandan sanat tarihi araştırma konularına zaman ayırıp, bu konuda araştırma bulgularımı bir araya getiren makaleler hazırlıyorum. Son dönemde Batı Resim Sanatında Çıplaklık Olgusu, Freud’un Tekinsizlik Teorisinin Sürrealist Sanat Yapıtında Temsili, Kiki Smith’in Çalışmalarının Toplumsal Cinsiyetci Roller Açısından Analizi makaleleri üzerinde çalıştım.


Kendi kendine resim yapmak öğrenilebilir mi?


Sanat öncelikle içgüdülerle ve arzu ile yapılan bir süreç. Salt bilgi işe yarasaydı en bilgilimiz en iyi sanatçı olurdu.


Pandemi süreci size ve işlerinize nasıl yansıdı?


Pandeminin etkisiyle ilk başlarda projeler ertelendi veya iptal edildi. Sanat kurumları kapatıldı, buna bağlı olarak görünürlük ve ulaşılabilirlik ciddi bir problem oldu. Pandemi öncesinde sosyal ağlar üzerinden on-line platformlu hayata kısmen girmiştik aslında, pandemideki kapanma ile birlikte on-line platformlar yaygınlaştır. Sanatseverler açısından da ulaşılabilirlik çok daha kolaylaştı. Öte yandan bu kapanma halinde “dünyasızlaşma” üzerine de düşünmeye başladım. Bu kapalılık hali, dünyaya ve ötesine verdiğimiz zarar, tahakküm takıntısı ve yalnızlaşmayla -en azından bir süre için- farklı biçimlerde yüzleşmemizi sağladı.


Şimdi ise sanat kurumlarının faaliyetlerine geri dönmesiyle, sanatçılar açısından daha olumlu bir süreç içerisindeyiz. Daha güzel günlerde bir arada olacağımıza inanıyorum. Açıkçası pandeminin ilgiyi azaltacağını düşünmüştüm ama ilgi artarak devam ediyor. Sarılmanın, dokunmanın, eş dostla görüşmenin önemini yeniden keşfettik adeta.


Gençlere ressam olmalarını önerir misiniz? Ressam olmak nasıl bir şeydir? Zorlukları ve kolaylıkları nelerdir?


Kesinlikle. Ben olabildiğince çok genç sanatçı olsun, galeriler tarafından temsil edilsinler istiyorum. Çok disiplin gerektiren, emek isteyen bir süreç. Şu dönemde sanat piyasası sadece satın alınabilirlik ve satılabilirlik üzerinden yürümekte. Özellikle genç sanatçılara kendi yaşamından ve deneyimlerinden hareketle özgün işler üretmede daha cesur davranmalarını öneriyorum.


Sanatçı – koleksiyoner ilişkisi hakkında ne düşünüyorsunuz?


Koleksiyon oluşturmak sadece toplamaktan, satın almaktan ibaret değil bence. Emek ister, bilgi ve araştırma ister. Sanatçının serüvenine ortak olmak, yolculuğunu daha yakından izleyebilmek aslında. Yapıtların müzayede veya koleksiyonerin deposunda olmasından çok yaşayan kişilerde olması bana göre daha değerli.


Geleceğe dair planlarınızdan biraz bahsedebilir misiniz?


Multidisipliner bir şekilde sanatımı devam ettirme gayesindeyim. Yakın ve uzak gelecekte düşündüğüm projeler mevcut. Yeni eserlerin üretim süreci devam ediyor. Kadıköy Yeldeğirmeni’nde bulunan atölyem aynı zamanda kendi çalışmalarımı sergileyebildiğim bir alana sahip. Sanatseverler atölye galerimi her zaman ziyaret edebilir. Yakın zamanda bu alanda solo bir sergim olacak. Uluslar arası anlamda gerçekleşmesini beklediğim sergiler var, katılım için görüşmeler sürüyor.


Son olarak Collective Kadıköy okuyucularına ne söylemek istersiniz?


Dünya hızla değişiyor. Yeni dünyayı kavramak, yeni alışkanlıklar öğrenmek, deneyim ve farklı bakış açıları kazanmak için sanata her zamankinden daha çok ihtiyaç var. Collective Kadıköy okuyucuları ile sanat dolu ortamlarda görüşebilmek dileği ile.



İletişim


Instagram: @nyi.artworks


Sergiler


2014, Karma Heykel Sergisi, Mimar Sinan Üniversitesi, İstanbul, Türkiye

2019, Karma Resim Sergisi, La Vision Sanat Galerisi, İstanbul, Türkiye

2020, Bireysel Resim Sergisi, Kozyatağı Kültür Merkezi, İstanbul, Türkiye

2021, Karma On-Line Resim Sergisi, Art Galeri, İstanbul, Türkiye

2022, Bireysel Resin Sergisi, NYİ Art Studio, İstanbul, Türkiye

2022, Bodrum Sanat Fuarı, Bodrum, Türkiye

2022, Bireysel Resim Sergisi, Fovart Sanat Galerisi, İstanbul, Türkiye

2022, Karma Resim Sergisi, Patanart Galeri İstanbul, Türkiye

2022, Karma Resim Sergisi, Kalopsia Sanat Galerisi, İstanbul, Türkiye

2022, İAAF, İstanbul Antika ve Sanat Fuarı, İstanbul Türkiye

2023, Julio Artists Run Space, Paris, Fransa

2023, Karma Resim Sergisi, Goya Art Community, Dolmabahçe Sanat Galerisi, İstanbul, Türkiye

2023, Art Ankara Fuarı, Ankara, Turkiye

2023, Karma Resim Sergisi, Art Gallery 1881, Avangarde Otel, İstanbul, Turkey








200 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page